Hintli bir yaşlı usta, çırağının sürekli her şeyden şikayet etmesinden bıkmıştı. Bir gün çırağına şöyle dedi:
“Git biraz tuz al gel.”
Hayatındaki her şeyden mutsuz olan çırak döndüğünde ekledi:
“Şimdi bir avuç tuz al ve bir bardak suya atıp iç.”
Çırak, yaşlı adamın söylediğini yaptı ama içer içmez ağzındakileri tükürmeye başladı.
Usta “Tadı nasıl?“ diye sordu. Çırak, “Acı” dedi. Usta gülerek çırağını kolundan tuttu ve dışarıya çıkardı. Sessizce az ilerdeki gölün kıyısına götürdü ve çırağına bu kez de şöyle dedi:
“Şimdi de göle bir avuç tuz at ve gölden su iç bakalım.” Söyleneni yapan çırak ağzının kenarından akan suyu koluyla silerken usta aynı soruyu sordu. “Tadı nasıl?”
Çırak “Ferahlatıcı” dedi.
‘‘Daralmış kalbini bir göl gibi genişlet. Bir bardak kadar olan kalbini büyüt ve çevrendeki her şeyden şikayet etmeyi bırak.’’
Şikayet Enerjisi & Şikayet Etmenin Psikolojisi
Şikayet; olduğumuz bir halden memnun olmama hali, sızlanmak.
Dünyadaki olumsuzlar, savaş, finansal problemler, iş stresi, ilişkilerdeki anlaşmazlıklarla negatif-olumsuz otomatik düşüncelere kapılmamız çok kolay, dostum.
Hepimiz bu konuda birbirimizi anlayabiliriz, sanıyorum.
Fakat bu durum bir şikayet döngüsü oluşturuyorsa, burada durup biraz düşünmek, iyileşmemiz adına bize yeni kapılar açacaktır.
Neden şikayet ediyoruz?
Duygularımızı, ihtiyaçlarımızı dolaylı yollardan anlatmak için araçlar kullanırız. Şikayet de bu yollardan biri. Genellikle;
Karşılaştıklarımız, beklentilerimize uygun değilse hayal kırıklığıyla;
Trafikte sıkışmış kalmışsak, parasal problemler yaşıyorsak, ilişkilerimizde işler yolunda değilse hoşnutsuzluğumuzu dile getirmek için şikayeti kullanabiliriz.
Kaotik durumlarda, kriz anlarında;
Bizi sakinlikten çıkaran durumlarda düşünerek hareket edemeyiz ve olumsuzluklara daha çok odaklanırız. Karamsarlıklarla şikayete başlarız.
Anlaşılma, onaylanma, desteklenme ihtiyacımızda;
Eğer normal vakitlerde bu ihtiyaçlarımız karşılanmıyor ama şikayet ettiğimizde görülür, duyulur oluyorsak, ilgi sevgi için yine şikayete başvurabiliriz.
Problemlere çözüm bulabilmek için,
Sıkıntılarımızı, bizimle aynı problemleri yaşayan insanlarla paylaşmak yanlız olmadığımızı hissettirir, çözüm arayışımız içinde bir yoldur aslında.
Deşarj olup, rahatlamak için;
Bir problemle karşılaştığımızda enerjimiz düşer, ya da öfke gibi duygular artık bedenimizde tutulamaz hale gelir. Şikayetle öfkeyi dışarıya çıkarıp rahatlarken, anlattığımız kişinin de enerjisini çalarak kendi enerjimizi yükseltiriz.
Daha iyilerini hakettiğimiz inancı;
Başımıza gelen olaylarda kendimizi talihsiz bulup, hakettiklerimizi alamadığımızı düşünüyorsak, nasibimize razı değilsek, şikayete başlarız.
Soylarla aktarılan bilgiler ve öğrenilmişlik artık bir yaşam biçimi haline gelmiştir.
Anne ve babamızdan ne görüdüysek onu normal görmeye, başka bir şansımız yokmuş gibi şikayete devam ederiz.
Şikayet Neden Tehlikeli?
Şikayetle hayatımızda bir şeylerin ters gittiğini anlıyor ve düzeltmeye de çalışıyor olabiliriz. Amacımız sorunu çözmek olsa da ya da olumsuz bir duyguyla baş etmeye çalışıyor olsak da, Dostum! yanlış bir yoldan doğru bir sonuca ulaşamayız.
Çünkü şikayet etmek göründüğü kadar masum değildir. Kısa vadede rahatlatsa da uzun vadede bize ve sevdiklerimize zarar verir
Yapılan araştırmalar, şikayetler ve olumsuzluklarla dolu konuşmaların beyin kökümüzü kötü etkilediğini, ve olumsuz düşünme potansiyelimizi de arttırdığını göstermektedir.
Şikayet sürekli hale geldiğinde ise artık elimizden geleni yapmadığımız, gücümüzü kaybettiğimiz, kaygılı, depresif, insanlardan uzaklaşan yalnızlaştığımız durumları yaşatabilir.
Şikayet etmek tıpkı hastalık yaratan virüsler gibi bulaşıcıdır, diğerlerinden kolaylıkla bize geçer. Bu nedenle başkalarının şikayetlerini dinlemek de aynı şekilde oldukça zararlıdır.
Dolayısıyla çevremizdekilerle oluşturduğumuz alan çok önemlidir.
Enerji Alanımızı Anlamakla Gelen Şifa
Gün içerisinde, farkında olarak bilinçli bir şekilde ya da farkında olmadan bilinç dışından düşündüklerimizle, inançlarımızla, sevgimizle…bir manyetik alan oluştururuz.
Aynı zamanda bu alana bağlı bir çekim enerjisi de doğal olarak gelişir ve 7/24 çevremizde kesintisiz hiç durmadan devam eder.
Madem düşüncelerimizle etrafımızdaki alan değişiyor, ve bu değişim çekim alanımızı etkiliyor. Bu önermenin tersi de doğrudur. Hayatımıza çektiklerimiz, düşüncelerimizle oluşturduğumuz alana bağlıdır .
Bir süre sonra artık “düşüncelerimizle mi çekiyoruz yoksa çektiğimiz için mi öyle düşünüyoruz” başlangıcını hatırlayamayız ve tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan kısır döngüsüyle yaşar gideriz.
Sonuç olarak; Şikayet ettikçe şikayet edeceğimiz konuları arttırır, şikayeti oluşturacak olayları ve insanları hayatımıza çekeriz.
Şikayet Enerjisinden Nasıl Özgürleşiriz?
Herhangi bir şeyi bastırmak, yok saymak ya da reddetmek etmek o durumu daha da güçlendirir.
“Karanlıktan geçmeden aydınlığa ulaşamayız” Biz karanlık yönlerimizi alıp kabul ettikçe onlardan özgürleşmemiz de o kadar kolaylaşır. Alıp kabul etmekteki kastım şikayete devam edelim değil, elbetteki.
“Evet olumsuza düşme potansiyelim var ama şimdi bunu seçmiyorum. Şimdi başka neler yapabilirim?” bakış açısıyla hareket etmektir.
Özgürleştirmedeki en güzel yöntem sönümleme yöntemidir.
Sönümleme Nedir?
Benim kendimce koyduğum bir ad bu. Bir çok öğreti de anlatılan, benimse sönümleme diye tanımladığım yöntemi kendimce kolaylaştırdım, dilerseniz siz de kendinize uygun geliştirebilirsiniz.
Negatif duygunuzu 0-10 arasında derecelendirin.
Diyelim ki -8
-8 şiddetindenki duyguların gerekçelerini bir kağıdı dikey yarıya bölecek şekilde yazın
Her bir gerekçenin karşısına ise +8 degerinde o negatifi sönümleyecek o kişiye ya da olaya ait pozitif duygu ve düşüncelerinizi yazın.
Eşiniz evlilik yıldönümünüzü unuttu ise size olan nazik jestlerini, sevgisini yazabilirsiniz.
Yazmak bu alıştırma ve diğer bütün çalışmalar için önemlidir. Zihnin ürettiği dağınık bulut kümelerini somutlaştırır, akışkan hale getirir ve çözümü kolaylaştırır.
Şikayeti sönümleyecek en güzel anti-durum ise şükür ve minnettarlıktır. Memnuniyetsizliğe karşı memnuniyetle gelen gerçek huzurdur.
Aslında şikayet ederken kimi kime şikayet ettiğimizi idrak edecek olsak, bu şikayet konusunda bizi durduracak en önemli yöntem olurdu, diye düşünüyorum dostum.
Memnun olmadığımız merci, diğer bütün memnun olduğumuz şeyleri de veren zat değil midir?
Peki yaradan şikayet etme hissini bize neden vermiş olabilir diye düşünüyorum. İçimde yankılanan;
“ Halimizi, ahvalimizi O’na anlatıp yalnızca O’ndan talep edelim diye” hissi geliyor.
Başkalarına anlattığımda adı şikayet olurken, Doğru merciiye iletirsem adı; halimi arz etmek- talep etmek- istemek- dua etmek oluyor.
Herkes kendi inanç sistemiyle; her şeyi elinde tutan, her şeyin sahibi, her şeyi bilen en güzelini en kolaylıkla yaradanla bağlantıya geçebilir, kendini ifade edebilir, gerçek çözüm makamından çözümünü alabilir.
“ Ben bana verdiğin akıl ve olanaklarla içinde bulunduğum …. durumunu aşamıyorum. Yalnızca ve yalnızca senden yardım diliyorum. Sonsuz hazinelerinden bana da ihtiyacım olanı en güzel şekilde bahşet. “ talebinde bulunabiliriz.
Not; Gelecek haftaki yazımda, Şükür ve iyileştirici etkisi üzerinde çalışmaya niyet ediyorum.
Günün Niyeti;
Şikayet ettiğim alanlardan idrakimin artmasına,
Şikayet ile durum tesbiti arasındaki farkı ayrıştırmaya,
Olayları, olumsuzluklar perdesinden sıyırarak, hikmetle bakıp hakikatini anlamaya,
Bana yük olan bakış açılarımdan özgürleşmeye,
Kalbimi, en derinden memnuniyete açmaya
ve
onunla gelen huzurla genişletmeye niyet ediyorum.
Sevgi ve Işıkla
Neslihan